26.07.2011 tarihinde yapılan Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdunun yaptığı konuşmanın tam metnini yayınlıyoruz.Başkan Gündoğdu konuşmasında 4/C sorununa da değinerek 4/C statüsünde istihdam edilen kamu görevlilerine yönelik kapsamlı bir iyileştirme yapılması taleplerimiz arasında, ilk olarak 4/C statüsündeki personele eş ve çocuk yardımı ödenmesini, çalışma sürelerine ilişkin 11 ay sınırlamasının kaldırılmasını ve istihdam edildikleri kurumlar tarafından yapılacak sınavlara dayalı olarak durumlarına uygun memur kadrolarına atanmalarını talep ediyoruz dedi.
Memur Sen Genel Başkanı Ahmet GündoğduMemur Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdunun konuşmasının tam metni...
Saygıdeğer Misafirler,
07/07/2011 tarihli Resmi Gazete’de yer alan sayılara göre üye sayımızı 515,378’e çıkararak Türkiye’nin en büyük emek örgütü olma sıfatımızı perçinledik. Beraberinde Eğitim-Bir-Sen’imizin ve Bayındır Memur-Sen’imizin de hizmet kollarında yetkili olmasıyla, onbir hizmet kolunun yedisinde sendikalarımız yetkili oldu. 4. Olağan Genel Kurul’da ortaya koyduğumuz üç yılda “750 bin üyeyle 11 hizmet kolunda Yetki” hedefine adım adım yaklaşıyoruz.
www.4cmagdurlari.blogspot.com
Büyümemizin sonuçlarını değerlendirenler, büyük rakamlı büyüme oranlarına ilişkin istikrarı var eden sebepleri ve süreçleri nedense görmüyorlar ya da anlamıyorlar. Aslında anlaşılması zor işler yapmıyoruz. Ancak, hem yapılması hem de kararlı duruş sergilenmesi zor işler başarıyoruz. Neler mi yaptık? Neler mi başardık? Gelin birlikte kısa bir özet yapalım.
Toplu görüşme masasına, kamu görevlilerinin beklentilerini karşılayacak talepler ve çözüm önerileriyle oturduk. Zamanı geldiğinde, toplu sözleşme hakkı verilmezse masaya oturmayacağız dedik. İş güvencesini tartışmaya açan mutabakat metnine imza atmak için sıraya girenleri de kurtaracak şekilde, iş güvencemizi tartışmaya açacak hükmü metinden çıkarttık. Diğer iki konfederasyon toplu sözleşme çalıştayına katılmazken biz, Çalıştaya katılıp kamu görevlilerinin toplu sözleşme hakkına sahip olmasına kapı aralayan sonuç bildirisini yayımlattık. Milletin vesayetten kurtulmasına aracılık edecek Anayasa değişikliğine evet dedik milletimizden evet demesini istedik. 2010 toplu görüşmelerinde final niteliğinde bir mutabakat metninin ortaya çıkmasını sağladık. “Sözleşmeliye kadro” dedik, aldık. “Sözleşmeliye aile yardımı” dedik, aldık. Üç ayda bir 45 TL toplu sözleşme primi ödenmesini sağladık. KİT ve sağlık personelinin ek ödeme mağduriyetlerinin büyük oranda giderilmesini ve ek ödemelerin 80 TL artmasını sağladık. Aile yardımın da 40 TL ilave artış yapılmasını sağladık.
Kıymetli basın mensupları,
Bildiğiniz gibi 12 Eylül 2010’da yapılan referandumla kabul edilen Anayasa değişikliğiyle toplu görüşme düzeni hükümsüz hale gelmiştir. Anayasanın 53 üncü ve 128 nci maddelerinde yapılan değişiklikle, kamu görevlilerinin başta mali ve sosyal hakları olmak üzere bütün haklarının, tarafların eşit konumda olduğu ve hükümleri kanun gücünde olan toplu sözleşmeyle belirlenmesi gerekmektedir. Bu nedenle, 2011 yılında toplu görüşme masasının kurulması fiilen ve hukuken imkansız olup konfederasyon ve sendikalar ile kamu işvereninin uzlaşma sağlayacağı masa artık toplu sözleşme masasıdır.
TBMM’nin tatilde olduğu dikkate alındığında 2011 yılı toplu sözleşme sürecini 15 Ağustos’ta başlatacak yasal düzenlemenin 15 Ağustos’tan önce yürürlüğe girmesi mümkün görünmüyor. Memur-Sen olarak, ilk toplu sözleşme masasının 2011 yılında mutlaka kurulması ve kamu görevlilerinin 2012 yılına ilişkin mali ve sosyal haklarının mutlak surette toplu sözleşmeyle belirlenmesi kararlılığından asla taviz vermeyeceğiz.
Bu noktada, 2011 yılı toplu sözleşme görüşmelerinin ne zaman, hangi içerikle ve hangi tarafların katılımıyla başlayacağına ilişkin belirsizliği gidermek üzere, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca koordine edilecek bir diyalog süreci işletilmelidir. Bu süreç sonunda üzerinde uzlaşılacak bir mutabakat çerçevesinde, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca 2011 yılı toplu sözleşme sürecinin başlatılmasını ve toplu sözleşme hakkının fiilen kullanımına yönelik ikincil mevzuat çalışmalarının eş zamanlı olarak yürütülmesini ve ivedilikle tamamlanmasını bekliyoruz.
Değerli dava arkadaşlarım,
Saygıdeğer basın mensupları,
2011 yılı toplu sözleşme sürecine ilişkin belirsizlikler nedeniyle, kamuoyuna toplu sözleşme taleplerimizle ilgili kapsamlı ve kesin nitelikte bir açıklama yapmayı doğru bulmuyoruz. Bu aşamada, toplu sözleşme taleplerimize ilişkin genel bir çerçeve çizmekle yetineceğiz. Makro ekonomik verileriyle övünülen ve büyüme rakamlarında dünya liderliğine oynayan Türkiye gerçeğinden, kamu görevlilerinin de hak ettiği payı almasını sağlayacak taleplerle masaya oturacağız.
www.4cmagdurlari.blogspot.com
Bu noktada, maaş bordrosundaki bütün kalemlere aynı oranda etki edecek yüzdelik zam talebimiz yanında, ek gösterge, ek ödeme, toplu sözleşme primi, çocuk yardımı ve benzeri bordro kalemlerine mahsus özel taleplerimiz de olacak. Benzer şekilde, sosyal hak ve yardımlarla ilgili olarak da gerek mevcut kalemlerle ilgili oranların arttırılması gerekse de yeni sosyal hak ve yardım kalemlerinin oluşturulması gibi seçenekleri de masaya getireceğiz. Ekonomik büyümeden kamu görevlilerinin de pay almasını sağlayacak refah payı artışı talebimiz, toplu sözleşme masasında üzerinde ısrarla duracağımız konuların arasında yer alacak.
Konfederasyonumuzun ısrarlı talebiyle 4. Olağan Genel Kururlumuzda bizzat Sayın Başbakan tarafından verilen müjdeyle başlatılan sözleşmeli personelin kadroya geçiş sürecini olumlu ancak yeterli görmediğimizi ifade etmek istiyorum. Belediye, il özel idaresi, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ve TRT’de görev yapan sözleşmeli personel başta olmak üzere kadroya geçiş hakkının kapsamının genişletilmesini istiyoruz. Memur-Sen olarak, asli ve sürekli nitelikte kamu hizmetlerinde sözleşmeli personel istihdamına son veren, oldukça sınırlı sayıda ve belli görevler bakımından sözleşmeli statüde personel istihdamı öngören bir düzenleme yapılmasında ısrarcı olacağız.
Ayrıca, 4/C statüsünde istihdam edilen kamu görevlilerine yönelik kapsamlı bir iyileştirme yapılmasını da taleplerimiz arasında göreceksiniz. Bu çerçevede, ilk olarak 4/C statüsündeki personele eş ve çocuk yardımı ödenmesini, çalışma sürelerine ilişkin 11 ay sınırlamasının kaldırılmasını ve istihdam edildikleri kurumlar tarafından yapılacak sınavlara dayalı olarak durumlarına uygun memur kadrolarına atanmalarını talep ediyoruz.
Diğer taraftan, halen ülkemizin en önemli sorunları arasında yer alan işsizliğe dair çözüm arayışlarına katkı sunmayı emek örgütü olmanın gereği olarak görüyoruz. İstihdamın arttırılması noktasında kamunun öncü olması yönündeki teklifimizi yineliyoruz. Taşeronlaşma ve taşeron işçilik gibi insan onuruyla bağdaşmayan politika ve uygulamalara son verilmesi gerekiyor. Özelleştirme ve taşeronlaşmanın, çalışanlar üzerindeki olumsuz etkilerinin göz ardı edilmesini “ölümü gösterip sıtmaya razı etme” stratejisi olarak değerlendiriyoruz.
Kıymetli dava arkadaşlarım,
Değerli basın mensupları,
Demokratikleşme ve sivilleşme açısından, son on yılda ulaştığımız seviyeyi önemsiyoruz ama yeterli görmüyoruz. Daha fazlası içinse, bütün milletin iradesinin yer aldığı ortak bir yol haritası gerekiyor. Milleti oluşturan bütün renklerin; çizimine katkı sunduğu, iradelerinin yansıdığı, kendisini gördüğü, “ölçeği demokrasi, pusulası kardeşlik” olması gereken bu yol haritasının adı, “Yeni Anayasa”dır.
5 generalin dayattığı militarist ruhla 30 yıl önce yazılmış ve 40 dikiş atılmış bu Anayasa, ne ülkemize ne de insanımıza yakışıyor. Darbe yetkisi içeren, darbecileri dokunulmaz kılan, darbe kanunlarını kutsal sayan bir Anayasayı ne kadar değiştirirsek değiştirelim Türkiye’yi geliştiremeyiz.
Milletimiz, 12 Haziran seçimleriyle, temsil kabiliyeti %96’lara varan bir TBMM tablosu oluşturmak suretiyle, yeni anayasa yapma ehliyetine sahip bir Meclis dizayn etti. Siyasi partiler, artık yeni anayasa noktasında mazeretlerini ifade etmekten vazgeçip maharetlerini sergileme göreviyle donatılmıştır. Artık, demir alma zamanı gelmiştir. Yükümüz yeni Anayasa, rotamız demokratik sosyal hukuk devleti olmayı başarmış Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bu çerçevede, aynı gemide ve aynı yöne yolculuk yaptığımızın idrakinde olacağız, kapışarak ve kamplaşarak değil tartışarak ve konuşarak Yeni Anayasayı birlikte yazacağız.
Memur-Sen olarak, vesayetin deşifresi sürecinde ortaya koyduğumuz yüksek performansla taraflı tarafsız bütün kamuoyunun takdirini kazandığımıza inanıyoruz. Vesayetin deşifresi ve vesayetçi zihniyetin tahliyesi süreci, tamamlanmak üzeredir. Artık, demokrasinin, özgürlüğün, insanca yaşamanın, insan onurunun hakim olduğu, demokratik Türkiye sürecini hızlandırma zamanıdır. Kadınların kılık-kıyafet dayatmasıyla ne eğitim ne de çalışma hakkından mahrum bırakıldığı, milleti temsil noktasındaki tek seçenek olan TBMM’nde kadınların dini hassasiyetleri gereği benimsedikleri kıyafet tercihiyle milletin vekili olabildikleri özgür Türkiye’ye ve özgür bireylere merhaba zamanıdır.
TBMM, Yeni Anayasa’nın yapımında ve yazımında merkez olmalıdır, mevcut tablosuyla da yeni Anayasa için biçilmiş kaftan konumundadır. Ancak, sadece siyasi partilerin değil söyleyecek sözü, dile getirecek talebi, ifade edecek eleştirisi olan herkesin katılımı ve katkısı mutlaka sağlanmalıdır. Sürüsünün peşindeki çobandan, çok katlı plazalarda sermayesine yön vermeye çalışan holding patronuna kadar herkesin ama herkesin yeni Anayasayı kendisine mesele yapmasının önü açılmalıdır.
Memur-Sen’imizin saygıdeğer temsilcileri
Yeni Anayasa; hiçbir ideolojiye ev sahipliği yapmamalıdır. Devlet aygıtını, ideolojik dayatmalarıyla şekillendirmemeli ve ötekileştirmenin zemini olmamalıdır. Farklılıkları yaşatmanın ve farklılıklarla birlikte yaşamanın anahtarı olmalıdır. Herhangi bir etnik kimliği diğerinin astı ya da üstü konumunda görmemeli, göstermemelidir. Bireyi öncelemeli, temel hak ve özgürlükleri güvence altına almalı, bireyi hizaya getirme aracı olmaktan çıkarılmış, bireylere ve topluma hizmet aracı haline getirilmiş bir devlet tasarımı ortaya koymalıdır. İnsan onurunu esas alarak temel hak ve özgürlükleri gerçek anlamda var edecek bir haklar kataloğunu derdest kılmalıdır.
www.4cmagdurlari.blogspot.com
Egemenliğin sadece millete ait olduğu, millet iradesinin sadece TBMM tarafından şekillendirildiği bir egemenlik algısını içermesi gereken yeni Anayasa, çok özneli egemenlik yetkisi garabetine son vermelidir. Yeni Anayasa, Anayasal organ ve kurumların sayısının asgari düzeyde, bütün kurumların şeffaf ve TBMM eliyle millete hesap vermek zorunda olduğu bir devlet organizasyonu resmetmelidir. Yeni Anayasa, sırtını millete dönen kararlara aracılık eden bir başlangıç bölümü değil milleti ve değerlerini esas alan, bireyi önceleyen, insan onurunu dayanak gören bir başlangıçla herkese güven ve umut vermelidir. Yasama, yürütme ve yargı erkleri arasında iş bölümünü, yetki gasplarına fırsat vermeyecek şekilde tasarlamalıdır. Kuvvetler ayrılığının gerçek anlamda güçler dengesi şeklinde hayata geçirilmesini sağlamalıdır.
Yeni Anayasa, Cumhurbaşkanın tek başına yaptığı işlemler ile HSYK ve YAŞ kararlarının istisnasız bir şekilde yargı denetimine tabi olmasını sağlamalıdır. Yürütme yetkisinin ağırlık merkezinin Bakanlar Kurulu olmasını sağlamalı ve yönetim işlevinin tamamıyla sivil iradede olduğuna işaret edecek şekilde Genelkurmay Başkanlığını Milli Savunma Bakanlığına bağlamalıdır.
Askeri bürokrasinin Yüce Divan’da yargılanması ayrıcalığına ve Milli Güvenlik Kurulu’nu Anayasal kurum kimliğine son vermelidir. Milli Güvenlik Kurulu’nun işleyişi, yapısı ve görevleri yasa koyucunun takdirine bırakılmalı, üyelerin seçiminde yürütme erki mutlak takdir yetkisine sahip olmalıdır. Yüksek yargı organlarının yapısında ve işleyişinde, katılımcı ve çoğulculuk anlayışı esas alınmalıdır. Sivil toplum kuruluşlarının, yüksek yargı organlarında temsil edilmesini sağlayacak hükümlere Yeni Anayasada yer verilmelidir. Sivil-askeri yüksek yargı ayırımına son verilmeli ve askeri mahkemeler disiplin mahkemeleriyle sınırlı bir yargı teşkilatı olarak dizayn edilmelidir. Hukukun üstünlüğü ilkesinin tam olarak tesisi için hem yargı bağımsızlığı hem de yargı tarafsızlığı aynı oranda değerli kabul edilmelidir.
Siyasi partilerin demokrasinin vazgeçilmez unsuru olduğu anlayışına dayalı olarak parti kapatma rejimi, parti kapatma yaptırımı sıkı kayıtlar ve sınırlı nedenler içirecek biçimde dizayn edilmelidir.
Kamu görevlilerinin sendikal ve demokratik haklar noktasındaki sınırlılıklarını giderecek şekilde, kamu görevlileri grev ve siyaset hakkına sahip kılınmalıdır. Kamu görevlileri olarak siyasetçilerden ve siyasi partilerden pey istemiyoruz. Siyaset yapma hakkımızın önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz. Yeni Anayasada, kamu görevlileri açısından toplu sözleşme hakkının kapsamı Anayasal düzeyde genişletilmelidir. Toplu sözleşme hükümlerinin, kamu görevlilerinin sadece mali ve sosyal hakları bakımından değil diğer bütün hakları açısından da kanunlardan önce uygulanacağı hüküm altına almalıdır.
Yeni Anayasa, mevcut durum itibarıyla insanilik ve insan onuru bakımından olumsuz noktada bulunan din ve vicdan özgürlüğü, din eğitimi ve öğretimi konularında bireyi, taleplerini ve beklentilerini önceleyen bir çerçeve oluşturmalıdır. Din eğitimi ve öğretimini devletin tekelinden ve devlet diliyle verilmesi dayatmasından kurtarmalıdır. Laikliği, özgürlükleri sınırlandırma aracı değil gerçek anlamda kullanma aracı haline getirecek şekilde tanımlamalıdır. Temel hak ve özgürlükler katalogunu genişletmesini ve netleştirmesini istediğimiz Yeni Anayasa, özgürlükleri sadece hak temelli dizayn etmelidir. Seçme ve seçilme hakkı ile seçim sistemleri konusunda, temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerinin eş zamanlı hayata geçirilmesini sağlayacak bir model benimsenmelidir. Bu çerçevede, seçilme yaşı, seçilme şartları ve ülke barajı gibi konularda Anayasa temel ilkeleri belirlemekle yetinmeli, uygulama kurallarını yasa koyucunun takdirine bırakmalıdır.
Değerli katılımcılar,
Memur-Sen olarak; milletimizin Yeni Anayasa konusunda neler düşündüğünü, neleri öncelediğini, ne gibi önerilerinin bulunduğunu tespit etmek amacıyla anket ve mülakat verilerine dayalı bir rapor çalışması yürütüyoruz. Çalışmanın anket ve mülakat bölümünü tamamladık. Anket ve mülakat verilerine dayalı olarak “Yeni Anayasa Raporu” oluşturacağız. 50.000 kişiyle yüzyüze anket yapılması nedeniyle Türkiye’de bugüne kadar yapılmış en yüksek katılımlı anket çalışması yanında konuya vakıf, buna ilişkin söylemleri ve düşünüşleri olan yüz kişilik bir aydın kitlesiyle de kapsamlı bir mülakat çalışması yapıldı. Bu verilerle kaleme alınacak raporumuzun, Yeni Anayasa sürecine büyük katkı sağlayacağına inanıyoruz.
www.4cmagdurlari.blogspot.com
Yeni Anayasa raporumuzu, 12 Eylül 2011’de yapacağımız bir panel aracılığıyla kamuoyuna deklare etmeyi planlıyoruz. Sonrasında ise geniş katılımlı, geniş içerikli ve uluslar arası nitelikte Anayasa Kongresi yapmak suretiyle, ülkemizin demokratikleşmesine, sivilleşmesine, özgürleşmesine öncülük edecek yeni Anayasaya dair katkı sunma görevimizi ifa etmeye devam edeceğiz.
Ülkemizin en büyük emek örgütü olmanın verdiği sorumlulukla katkı sunmak için çaba sarf ettiğimiz Yeni Anayasa sürecinde; ülkemize, milletimize, huzurumuza, kardeşliğimize dönük içerden, dışarıdan, içerinin ve dışarının işbirliğiyle kirli oyunların oynandığını ve oynanacağını biliyoruz. Demokratikleşmeyle ilgili her hamleden sonra süreci kesintiye uğratmaya dönük kirli oyunlardan birini geçen hafta Diyarbakır Silvan’da yaşadık. Terörü ve terörist faaliyetlerini “hak arama” olarak yutturmaya çalışan bölücü terör örgütü mensuplarınca 13 gencimiz şehit edildi. Bu vesileyle, Silvan’da, Hakkari’de ve Mardin’de şehit verdiğimiz 17 genç kardeşimiz olmak üzere ülkemizin bağımsızlığı, milletimizin birliği ve beraberliği uğrunda şehadet makamına ulaşanlara Allah’tan rahmet diliyorum.
Ayrıca, ülkemizin demokratikleşmesi, sivilleşmesi, özgürleşmesi, ötekileştirme politikalarından arınması noktasında el birliğiyle yürütülmesi gereken Yeni Anayasa çalışmalarının arefesinde olduğumuz bir dönemde, hangi nedenle, hangi amaçla ve neye dayanarak yapıldığı belirsiz sözde özerklik ilanının, milletimiz tarafından masum ve makul görülmediğini ifade etmek istiyorum. Milletimiz, hukuki, siyasi ve fiili geçerliliği olmayacak özerklik iradesini ilan etme gafletine düşenlerden, “terör örgütü PKK’dan özerk olduklarını” ilan etmesini beklemektedir. Milletimiz; kan dökmeyi meziyet, terörü hak arama olarak gören örgütlerle ilişkisini kesemeyenlerin barış ve demokrasi söylemlerini inandırıcı bulmamaktadır.
Ülkemizin medeniyet merkezlerinden Van’da gerçekleştirdiğimiz İl Temsilcileri toplantımızın hayırlara vesile olması temennisiyle; huzurun, kardeşliğin, demokrasi ve özgürlüğün mukim olduğu bir Türkiye’yi var etme noktasında yüklendiğimiz sorumlulukları yerine getirirken Allah’ın yar ve yardımcımız olmasını diliyorum.
Hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum.
Haberimizi Paylaşmak için aşağıdaki butonları kullanabilirsiniz.
Yasal Uyarı: Sitemizde yayınlanan haberler ve köşe yazıları yukarıdaki butonlar kullanılarak veya aktif link verilerek kullanılabilir.www.4cmagdurlari.blogspot.com
hani aile yardımını almıştınız açıklama bile yaptınız yazıklar olsun resmen üyelerinizi kandırdınız ALLAH soracak o garibanlardanda üye aidatı alıyorsunuz haram vallahi
YanıtlaSilallahla işleri yok memur senin müslüman yalan söylemez aile yardımını alıyorlar 11 ay 22 gün çalışıyorlar şu an ücretsiz izindeyim 1 ay bir ayda çalış maaş al 2 ay etkiliyo biz 4/c lileri ey allahtan korkmaz memur sen dürüst olun iktidara yalakalıkla bir yere varamassınız ileri demokrasi özgürlük yalanını bırakın ülke diktatörlüğe gidiyor yavaş yavaş ülkelerde polise fazla yetki demokrasi sözlüğünde diktatörlüğe gidişin anlamıdır 4/c akp ucubesi çalışma düzenine son verib
YanıtlaSil4-c arkadaşlar yazıyı okuduysanız artık Memursen umudunu kesmiş olmalı?? Çünki dikkat edin 4-c ile ilgili ücret artışı ve düzenlemeler diyor kadrodan hiç bahs etmiyor.. Sadace çalıştıkları kurumlarda yapılacacak sınavlarla memur olma talepleri olacaklarını söylüyor.. oda olursa eyer... Ya insaf edin 4/b li arkadaşlarımızı kadroya geçirmeniz biz 4/c lileri çok sevindirdi neden konu 4/c olunca elli dereden su getiriliyor anlamadık?? Üstelik 4/c de çalışanının bir çoğu TEKEL ciler Zaten kadrolu işçiler değilmiydi??? Yazık günah değilmi yıllarca Devletin Daimi İşçisi olarak görev yapmış olan insanları tamda ekonomilerinin dahada iyileşmesi gereken bir dönemde bizlerin 800 TL ile çalıştırılması doğrumudur??Çünki biz TEKEL çalışanlarının bir çoğunun oğlu,kızı ya üniversitede ya askerde veya evlilik çağında peki yıllarca daimi kadroda çalışan bir insanın 40 yaşından sonra 800 TL ye çalışması ne kadar makul ve doğru olabilir ve nasıl geçine bilir ... Sayın Memursen lütfen yeter artık hükümete ve başbakana olan yakınlığınızı herkes biliyor biz TEKEL ciler yani 4/c de çalışanlarının srununu yerinde görmek ve tespit için lütfen bir komisyon kurun kurunlarda çalışan 4/c lileri ziyaret edin ve ne durumlarda çalıştıklarını ve bizlerin sorunlarını o zaman daha iyi anlamış ve yeterli bir bilgiye sahipolursunuz ve bu sorunlarımızı, taleplerimizi en azında birde siz birebir şahsınız başbakana iletmeniz bizleri çok sevindirecektir.. seçim arifesinde beri başbakandan müjdeli haber bekliyorduk ama baktıkki yine hüsrana uğradık hiç bir şey yok ortada... baksanıza aile yardımı bile verilmedi bizlere... Bakın bizim TEKEL den gelen memur arkadaşlarımız var onlarla birlikte çalışıyoruz ve aramızda çok büyük fark ve haksızlıklar var onların hepsi tüm kazanılmış ve Özlük haklarıyla gelmişler ama biz işçiler tüm haklarımız elimizden alınmış olarak gelmişiz... bizler mecburi 4/c de çalışıyoruz başka seçeneğimizyok?? inanın eyer olsaydı hiçbir TEKEL ci 4/c de çalışmazdı hani başbakan diyorya eyer isterler ise 4/c de çalışabilirler ya kardeş sanki başka seçeneğimiz varmış gibi birde eyer isterlerse diyorlar ee yokki başka seçeneğimiz??? Şü Ülkede Devlet bir TEKEL mi istihdam fazlasıydı??? Umarım sayın Ahmet bey sizin katkılarınızla ve ALLAH ın izniyle bu biz TEKEL cilere yapılan Haksızlık tez günde çözülür...
YanıtlaSilmemur sen ve diğer sendikalar veya bakanlar bu işi çözmiyecek.biz başbakanımıza inanıyoruz yaparsa o yapar söz verdi umutluyum.tek bir laf yaşayan anlar gerisi anlamaz mağduriyetimizi hakkımızın gitmesini çaresizliğimizi.dininen bile haklı çıktık fitre düştüğüne göre.bizim başbakanımızda dinimizi yaşayan bir başbakan bizi görsün ve hakkımız olan kadromuzu bize versin.3 kez şehitlik mertebesinde de olsan kul hakkının affı yok.yaparsa başbakanımız yapar gerisi yalan.
YanıtlaSilTEDAŞ mağdurları uyumayın uyanın artık..
YanıtlaSildevrolmayı bekleyen şirketlerde çalışan daimi işçi(4857 sayılı yasaya tabi) personeller kurbanlık koyun gibi beklemeyin.. İndirin şu elinizin altındali şalteri beklemeyin be yahu.. sözleşmeli memurlar başka kuruma 657 li personel olarak giderken sen 4-c li geleceksin. 11 ay en fazla çalışma daha da az olabilir.. elinde ki kozu sür ortaya artık..