4/C li Geçici Personelde Son Durum Nedir
29/12/2010 - Tekel işçilerinin, ülke gündeminden düşmeyen 78 günlük 2010 direnişiyle zihinlere yerleşen “4/C’li çalışanlar” sorunu sürmeye devam ediyor. Sadece tekel işçilerini ilgilendirmeyen, 2010 yılında 36.215 kişiyle başlayan ve sayısının hızla artacağı emareleri açık olarak ortaya çıkan, güvencesiz ve geçici istihdamı öngören, temel amacı istihdam olmayıp “karantina odasından” işsizliğe terk olan 4/C statüsü, sorun üretmeye devam ediyor ve çözüm yolunda da somut eylem ve işlem gözükmüyor.
Aslına bakılırsa, ne memur ne de işçi güvencesinde olmayan bu ara statüyle, çözümsüzlük üzerine kurulu bir politika yürütülüyor. Bu politikada, “çalışanı tasfiye” ve “işsizi işe alma” şeklinde iki amaç birlikte hedefleniyor. Farklı iki hedefin birlikte yürütülmesi, genel seçimlerin yaklaştığı süreçte hiç de şaşırtıcı değil. Buna, klasik nitelendirmeyle, “yanlı çalışanı tutma, karşıtı atma” yöntemiyle seçim yatırımı da diyebiliriz. İşsizlik mağduriyeti üzerine kurulu bu yöntem, “denize düşen yılana sarılır” örneği, daha sonra işsiz kalma endişesini de taşıtmıyor ya da işin arkasını sorgulama gereğini duyurmuyor. 2010 yılı sona ererken, 2011 yılına ilişkin Bakanlar Kurulu kararı bekleniyor: Kimilerine geçici de olsa umut, kimilerine umutsuzluk…
Kesin çözüm beklentisi ise “fısıltı kuşları” yoluyla umutsuzluğa ve mücadelesizliğe dönüştürülmek isteniyor. Kaç çalışanın işine son verilirse o kâr sayılıyor. Anayasa Mahkemesi’nin, 4/C ile ilgili Anayasa’ya aykırılık başvurusunu incelediği, kararını verdiği ya da ocak ayında karar vereceği, kural iptal edilse bile sonuç alınamayacağı söylentileri, sanki başka çözüm yokmuş gibi, çalışanlar arasında dolaştırılıp duruyor.
HUKUKİ SEYİR
Konuyu somutlaştırarak, söylentileri ortadan kaldıralım ve kapsamdaki çalışanları da söylentilere kulak vermemeleri için uyaralım:
a) Devlet Memurları Kanunu’nun 4/C maddesinin Anayasa’ya aykırılık savı, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 18.3.2010 günlü kararıyla yaptığı itiraz başvurusu sonrası, Anayasa Mahkemesi’nin önündedir.
b) Anayasa Mahkemesi’ndeki, (E.2010/46 sayılı) dosya incelemesi sürmektedir. Dolayısıyla karar da verilmemiştir. Karar, ancak Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın raportör raporunu gündeme almasıyla verilebilir. Gündem haftalık yapılır ve Anayasa Mahkemesi web sayfasında (son haftalarda yayım aksaması olsa da) yayımlanır. Karar verildiği zaman sonucu da duyurulur ve hüküm bölümü, gerekçeli karar yazılması beklenmeden, başvuran mahkemeye (örneğimizde Danıştay’a) gönderilir.
c) Anayasa Mahkemesi kararı, 4/C kuralı Anayasa’ya aykırı görülerek “iptal” ile sonuçlanması halinde, öncelikle mahkeme elindeki davalar, bu karara göre sonuçlandırılır. İptal, yürürlüğü durdurma kararı verilirse bu kararın, verilmezse gerekçeli kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla ya da Anayasa Mahkemesi bu iptalle boşluk görürse verdiği süre sonunda yürürlüğe girer. İptalin yürürlüğe girmesiyle birlikte, 4/C maddesi yürürlükten kalkar. Konuyla ilgili Bakanlar Kurulu kararı da, dayanağı kalmadığından iptale mahkum olur, yeni karar da yayımlanamaz. İptal kararı, kapsamda çalışanlar yönünden yeni hak doğurmadığından, geriye yürümez. Dolayısıyla, 4/C kapsamında olanlar mağdur olmazlar. Kararın yürürlüğüyle birlikte, 4/C kapsamına yeni mağdurlar da eklenmez. d) Anayasa Mahkemesi incelemesinin iptalle sonuçlanmaması, diğer anlatımla, 4/C kuralının Anayasa’ya aykırı görülmemesi halinde ise, kural yaşamaya devam eder ve aynı kuralla ilgili olarak 10 yıl süreyle Anayasa’ya aykırılık savında bulunulamaz.
e) Konu, sadece Anayasa Mahkemesi kararına ve yargıya bağlı olmadığı gibi çözümsüz de değildir. Yasama organı, söz konusu maddeyi yürürlükten kaldırarak ve mağdurları güvence altına alarak sorunu kökten çözebilir. Bunun için yürütme organının, Bakanlar Kurulu aracılığıyla TBMM’ye “tasarı” sunması da zorunlu değildir. Yasama organı, milletvekili ya da vekilleri tarafından verilecek “teklif” ile de harekete geçebilir.
f) Nitekim, böyle bir yasa teklifi, daha “Tekel İşçileri”nin tarihi ve unutulmaz Ankara eylemi sürerken 4.2.2010 tarihinde verilmiştir. İzmir milletvekili Oğuz OYAN, “Kamu Kurum ve Kuruluşlarında İstihdam Edilen Geçici Personelin Memur veya Sürekli İşçi kadrolarına veya Sözleşmeli Personel Pozisyonlarına Geçirilmesi ile 14.7.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”ni TBMM’ye sunarken, 4/C’nin yürürlükten kaldırılmasının yanı sıra, mağdur çalışanların istihdamı konusunu da gerekçesiyle birlikte önermiştir. Fısıltı kuşları burada, sessizlikle gizlemeyi tercih etmişlerdir. Basının, ilgi körelmesini (ilgisizliğini) de unutulmamalıdır.
Yapılması gerekenler çok açık ve nettir. Anayasa Mahkemesi kararı ivedilikle verilmelidir. İtiraz başvurusunun “yürürlüğü durdurma istemli” olması ivedilik için önemli bir gerekçedir. Asıl ve kalıcı çözüm ise yasa değişikliğidir. Kamuoyu yönlendirmesi iki hedefi de görmelidir. Kamuoyu yönlendirmesi için hedef doğru seçilmeli, anayasal eylem yolları, savsaklanmadan ve genişletilerek sürdürülmelidir. Lâtinlerin söylediği gibi, “taşı delen damlaların gücü değil, sürekliliğidir”. Tekel işçilerinin onurlu direnişi, sadece 4/C mağdurlarına değil, tüm emekçilere örnek olacak özelliklere ve mücadelelere sahiptir. 4/C kuyusunun yanına “esnek istihdam” kuyusu kazılmaya başladı. Memur ve işçi sendikaları, (üretiyorlarsa) politika üretme enerjilerini somut sonuç eylemine dönüştürmek, kazanılabileceğini görmek ve göstermek için daha ne duruyorlar? Oturanlar, ayağa kalkmadan koşamazlar.
Haberimizi Paylaşmak için aşağıdaki butonları kullanabilirsiniz.
0 yorum:
Yorum Gönder
Değerli ziyaretçilerimiz sitemizde yorumlarınızın yayınlanabilmesi için yapılan yorumların konu ne olursa olsun hakaret veya beddua içermemesi gerekmektedir. Bu tarz söylemler cevap hakkı doğurmakta sitemizi zan altında bırakmaktadır. Kesinlikle hakaret veya beddua içeren yorumlar yayınlanmıyacaktır. Yorum yayınlanma süresi 1 saat ile 1 gün arasında değişmektedir.