Ülkemizde Taşeronlaşma Her Yeri Sardı.
Yurdumuzda çalışan kesimin yüzde 90’a yakınının güvencesiz bir şekilde çalıştığı belirtildi.
Ülkemizde, tüm işkollarının yaklaşık yüzde 60’ına yayılmış 6 milyondan fazla taşeron çalıştırıldığı tahmin ediliyor.
Tüm çalışanların yüzde 90’a yakınının 4/B, 4/C, sözleşmeli, ücretli gibi çeşitli biçimlerde güvencesiz olduğu belirtildi.
AKP’nin iktidara geldiği günden bu yana sağlık sektörü başta olmak üzere, eğitim, yerel yönetimler gibi çok sayıdaki kamu kurum ve kuruluşlarında taşeron çalışan sayısı çığ gibi arttı. Ülkemizde tüm işkollarının yaklaşık yüzde 60’ına yayılmış, 5-6 milyondan fazla taşeron çalıştırıldığı tahmin edilirken, tüm çalışanların yüzde 90’a yakınının da 4/B, 4/C, sözleşmeli, ücretli gibi çeşitli biçimlerde güvencesiz olduğu belirtildi. DİSK’e bağlı Dev Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Dr. Arzu Çerkezoğlu, “Taşeron çalıştırma sağlık hizmetinin kalitesini ve niteliğini bozar. Taşeronluk anayasaya, yasalara ve insan onuruna aykırıdır. İnsan ihaleyle çalıştırılamaz, sağlıkta taşeron olmaz” dedi. DİSK Araştırma Enstitüsü Müdürü Serkan Öngel de DİSK olarak taşeronlaşmayı insanlık dışı olarak gördüklerini söyledi.
Taşeronlaştırmanın son 30 yılda tüm dünyada ve ülkemizde yaygın bir şekilde uygulandığı, son 10 yılda ise başta sağlık alanı, yerel yönetimler, enerji gibi alanlarda daha da artan oranlarda hayata geçirildiği vurgulandı.
DİSK Araştırma Enstitüsü’nün verilerine göre Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) 2003 ile 2009 tarihleri arasında 478 bin personel alındığı, bu personelin 148 bininin kadrolu, 150 bininin ise sözleşmeli işe başladığı belirtildi. Buna karşın kısmi zamanlı geçici öğretici, ücretli usta öğretici olarak ders saati üzerinden sözleşmeli çalışan ve ayda en fazla 16-17 gün sigortalı olarak görev yapan öğretmen sayısının 240 binlerde olduğu vurgulandı.
Raporda 4/C statüsünde 20 bin öğretmenin MEB bünyesinde göreve başladığı belirtilirken yine bakanlığa bağlı temizlik hizmetlerinin de taşeronlaştırıldığına dikkat çekildi.
DİSK’in, MEB İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanlığı 2009 Yılı Faaliyet Raporu’ndan aldığı bilgilere göre eğitim ve öğretimle ilgili toplamda 43 bin 973 kurumun bulunduğu, buna karşın kadrolu hizmetli sayısının 30 bin 66 kişi, 4/C kapsamında çalışan işçi sayısının ise 5 bin 280 kişi olduğu, 26 bin 415 kurumda hiç kadrolu hizmetlinin bulunmadığı açıklandı.
Raporda, Sağlık Bakanlığı 2010 Mali Yılı Bütçesi TBMM Genel Kurulu sunumunda, AKP hükümetlerinin 2003’ten bu yana yürüttüğü “Sağlıkta Dönüşüm Programı” çerçevesinde hizmet alımı ile temin edilen personel sayısının 11 binden 116 bine çıktığına dikkat çekildi.
Taşeronlaşmanın hızla yaygınlaştığı alanlardan birinin de belediyeler olduğu vurgulanan raporda, belediye çalışanlarının yüzde 22’sinin taşeron firmalarda olduğu kaydedildi.
Raporda belediyelerde, il özel idarelerinde ve belediye iktisadi teşekküllerinde 175 bin kadrolu işçinin bulunduğu, yaklaşık 50 bin kişinin de taşeron sisteminde çalıştığı, Meclis’te görüşülmekte olan torba yasa tasarısının kabul edilmesinin ardından taşeron işçi sayısının giderek artacağı vurgulandı.
Raporda, inşaat sektörünün ise neredeyse bütününün taşeron eliyle yürütüldüğü, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) hane halkı işgücü anketi eylül ayı verilerine göre 1 milyon 520 bin kişinin inşaat sektöründe çalıştığı, bu işçilerin 1 milyon 100 bininin mevsimlik işçi olarak gözüktüğü kaydedildi.
Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası Başkanı Dr. Arzu Çerkezoğlu, Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde hemşire, radyoloji teknisyeni, laborant, tıbbi sekreter, hastabakıcı gibi sağlık emekçisinin yapılan ihalelerle taşeron şirketler aracılığı ile çalıştırıldığını, üniversite hastaneleri ile birlikte kamu sağlık kurumlarında çalışan taşeron sağlık işçisi sayısının 150 bine yaklaştığını söyledi. Sağlıkta taşeron çalıştırmanın verilen hizmetin niteliğini olumsuz etkilediği, çalışanların özlük haklarını yok ettiğini vurgulayan Çerkezoğlu şöyle konuştu:
“Sağlık hizmetinin her anı ve aşaması, poliklinikten ameliyathanesine, radyoloji biriminden laboratuvarına kadar, hekimi, hemşiresi, laborantı, hastabakıcısı, temizlik görevlisi ile bir ekip hizmeti olarak sürdürülmeli, hizmet içi eğitimler olmalı, kalıcı ve güvenceli bir çalışma ortamı sağlanmalıdır. Bunun tam tersi bir tabloya yol açan sağlıkta taşeron çalıştırma, halkın aldığı sağlık hizmetinin niteliğini ve güvenilirliğini önemli ölçüde ortadan kaldırmaktadır.”
Taşeron çalıştırmanın, sağlık emekçilerinin başta iş güvencesi olmak üzere kıdem tazminatı, yıllık izinler, fazla mesailer gibi kazanılmış tüm haklarını ortadan kaldırmayı hedeflediğine dikkat çeken Çerkezoğlu, sendika olarak taşeronlaştırmaya karşı hukuksal mücadele yoluna gittiklerini anlattı.
Taşeron işçilerin, işvereni ve muhatabının yasal olarak hastane yönetimleri, üniversite yönetimleri ve Sağlık Bakanlığı olduğunu dile getiren Çerkezoğlu, “‘İnsan ihaleyle çalıştırılamaz, sağlıkta taşeron olmaz’ diyerek taşeron çalıştırmayı tümüyle ortadan kaldırmayı hedefleyen bir sendikal örgütlenme ve mücadele yürütüyoruz” diye konuştu.
AKP iktidarında arttı
DİSK Araştırma Enstitüsü Müdürü Serkan Öngel de 8 yıllık AKP iktidarı ile birlikte kamuda taşeronlaşmanın hızla arttığını belirterek “Kamuda taşeronluk ve atipik istihdam biçimleri hızla yaygınlaştı. Başta eğitim ve sağlık sektörü olmak üzere, belediyelerden KİT’lere kadar pek çok alanda emekçiler en ağır şartlarda ve güvencesiz çalışma yaşamına dahil oldular. Torba yasa tasarısının ardından taşeron işçi sayısı giderek artacak” dedi.
DİSK olarak taşeronlaşmayı insanlık dışı olarak gördüklerini kaydeden Serkan Öngel şu görüşleri kaydetti:
“Taşeronlaşmanın amacı işçileri yıldırmak ve istifaya zorlamak. Bu kapsamda işçi nakleden mahalli idarelerin nakil sonrasında oluşan işçi sayısında beş yıl süreyle artış yapılamaması, buna karşı hizmet alımı yoluna gidebilmesi, taşeronlaşmanın yaygınlaştırılması amacını taşımaktadır. Kadrolu çalışanlar sürgün edilecek, yerine taşeronlar sokulacaktır. Bu durum çalışanlar açısından kaygı verici.”
Haberimizi Paylaşmak için aşağıdaki butonları kullanabilirsiniz.
0 yorum:
Yorum Gönder
Değerli ziyaretçilerimiz sitemizde yorumlarınızın yayınlanabilmesi için yapılan yorumların konu ne olursa olsun hakaret veya beddua içermemesi gerekmektedir. Bu tarz söylemler cevap hakkı doğurmakta sitemizi zan altında bırakmaktadır. Kesinlikle hakaret veya beddua içeren yorumlar yayınlanmıyacaktır. Yorum yayınlanma süresi 1 saat ile 1 gün arasında değişmektedir.