Anayasa Mahkemesinde Sancılı Bekleyiş
Tarihi değerdeki Anayasa değişikliğinin, Anayasa Mahkemesi'ni kilitlediğini bilmem fark ediyor musunuz? Daha doğrusu, Anayasa değişikliğine endeksli uyum yasaları beklenen hızda ilerlemediği için sorunlar bir yerde birikiyor. Elde sadece Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile ilgili tasarı var, o kadar. Oysa Anayasa Mahkemesi'nin gerek yeni yapısı gerekse üstleneceği yeni misyon, Türkiye'nin iç barışı ve uluslararası itibarı açısından çok önemli. Halihazırda, Anayasa Mahkemesi'nin, kurumsal dönüşümü içeren görüşleri notlar halinde siyasi kanada iletilmiş durumda. Ama mahkemenin işleyişi ile ilgili sıkıntı gözden kaçmıyor. Öyle anlaşılıyor ki Başkan Haşim Kılıç ve üyeler, tereddütlü iş yapmak istemiyor. Mahkemenin yasası, "1 başkan ve 10 üye" ile toplantıyı tanımlıyor, tadilat gören Anayasa ise "1 başkan ve 13 üye" ile toplantıya işaret ediyor. Bu durumda, Anayasa Mahkemesi ne yapmalı? "Sosyal Güvenlik Yasası, 4c düzenlemesi, sigara yasağı, telefon dinlemelerle" ilintili kritik başvuruları görüşmeye mi başlamalı, yoksa bir süre daha eli kolu bağlı oturmalı mı? Görünen o ki; yasal düzenleme gecikecek. Ve yüksek mahkemenin mevcut imkânlarla işi yürütmekten başka çaresi kalmıyor!
Olayın bir başka zorlu yanı ise "Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı"nda gizli. Başkan Haşim Kılıç, bir sohbetimizde, değişik ülkelerdeki uygulama örneklerini incelettiğini, başarılı olanlar kadar tıkanan mahkemeler de görüldüğünü söylemişti. Peki, Türkiye deneyimi nasıl şekillenecek? Ankara, problemleri bir yerden diğerine transfer mi edecek yoksa sağlıklı bir altyapı mı kuracak? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde, "adil yargılanma hakkının ihlali" suçlaması ile sürekli mahkûm olan Türkiye tablosu değişecek mi? Yargıtay'daki 1.7 milyon, Danıştay'daki 300 bin dosya, yeni başvuru alınmasa dahi 5 yıldan önce eritilemeyecek, adalet zamanında tecelli edemeyecekse, Türkiye'nin sicili nasıl düzelecek? Yargı sürecindeki aksaklıklar nedeni ile bireyler Anayasa Mahkemesi'nin kapısına yığılırsa ne değişecek?
İşte bu nedenle, adli ve idari yargının yükünü dengeli dağıtan, ikinci nesil yargı reformu çabalarına devam edilmesi gerekiyor. Aksi takdirde hem Anayasa Mahkemesi kilitlenecek hem de yüksek yargı organlarının da yargılanacağı ileriki aşamada mesleki çekişme had safhaya çıkacak!
Kaynak:Sabah
Haberimizi Paylaşmak için aşağıdaki butonları kullanabilirsiniz.
0 yorum:
Yorum Gönder
Değerli ziyaretçilerimiz sitemizde yorumlarınızın yayınlanabilmesi için yapılan yorumların konu ne olursa olsun hakaret veya beddua içermemesi gerekmektedir. Bu tarz söylemler cevap hakkı doğurmakta sitemizi zan altında bırakmaktadır. Kesinlikle hakaret veya beddua içeren yorumlar yayınlanmıyacaktır. Yorum yayınlanma süresi 1 saat ile 1 gün arasında değişmektedir.