Sendikalar Değişiklik Tasarısını Değerlendirdi.
657 Sayılı Devlet memurları Kanunu'nda değişiklik öngören tasarıyı Konfederasyonlar değerlendirdi.İşte konfederasyonların değerlendirmesi:
Bilindiği gibi; 657 sayılı Devlet memurları Kanunu’nda değişiklik öngören “DEVLET MEMURLARI KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI” hakkında konfederasyonların yapmış olduğu değerlendirmeleri aşağıdaki linklerde edinebilirsiniz.
KAMUSEN
REFORM MU? BİZDEN UZAK OLSUN ! Aylardır kamuoyunu meşgul eden ve muhataplarından köşe bucak kaçırılan, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda değişiklik içeren kanun taslağı nihayet gün yüzüne çıktı. Taslağın içeriğini incelemeden önce, siyasi iradeyi sendikal örgütlenmenin bulunduğu ve kendisini demokratik olarak niteleyen bir ülkenin iktidarına yakışmayan, anti demokratik, tek taraflı ve zorbacı yaklaşımı dolayısı ile kınıyoruz.
Çıkarılacak kanunun uygulayıcıları hiç şüphesiz memurlardır. Yapılacak değişikliklerde muhatap da öncelikli olarak memurlar olmalıdır. Eğer demokrasinin, yalnızca seçimlerde oy kullanmak değil de yönetim sürecine tarafları dahil etmek olarak tanımlandığı bir ülkede yaşıyorsak; yapılacak değişiklikler için de tarafların temsilcilerine danışılmasının zorunlu olduğu gerçeğini kabul etmek zorundasınız. İsteseniz de istemeseniz de ve çok şükür ki, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları tarafından getirilen demokratik yönetim anlayışı, günümüzdeki gelişmelerle birlikte istişare, müzakere ve diyaloğu zorunlu kılmaktadır. Ne güzel ki, kanunları kozmik odalarda hazırlayan, talimatlarını millet dışındaki odaklardan alıp, uygulamalarını vatandaştan saklamayı şiar haline getirmiş olanların düşüncelerinin arka planında yatan yönetim, Anayasamıza göre yasaktır. Örnek alındığı iddia edilen Avrupa Birliği’nde üçlü diyalog mekanizmaları en etkin şekilde kullanılmakta, hiçbir iktidar attığı imzayı, verdiği sözü babasız çocuk gibi ortada bırakmamaktadır. Tarafların üzerinde anlaştığı konular, doğrudan Avrupa Birliği müktesebatına eklenmektedir. Ne yazık ki bizde tasarılar milletten saklanmakta, verilen sözler havada kalmaktadır. Ama Avrupa’daki uygulama da Türkiye’ye son yıllarda yerleştirilen uygulama da demokrasi olarak adlandırılmaktadır.
Bu ülke son yıllarda ne çekiyorsa, kökü dışarıda olan reformlardan çekmektedir. Daha dün kamu yönetimi reformu, sosyal güvenlik reformu, sağlık reformu, hastane reformu, yargı reformu ve anayasa reformu ile milletimizin cebine, geleceğine, bütçesine saplanan hançer, bugün kamu personel rejimi reformunun bir parçası olan 657 sayılı Kanunda değişiklik taslağı ile memurlarımızı yaralamıştır. Hayata geçirilemeyen konular ise parça parça, Başbakanın deyimiyle hazmettire hazmettire, hissettirilmeden gündeme getirilmekte, taslakların içine teker teker yerleştirilmektedir.
Kamu hizmetlerinin sunumunda özel sektör anlayışını yerleştirme amacı taşıyan taslak ile kamu hizmetlerinin sunumunu ön plana çıkaran kamu istihdam mantığı, kâr odaklı, esnek, güvencesiz özel sektör anlayışına teslim edilmektedir. Siyaset, kamu hizmetlerini ele geçirmekte ve kamu hizmeti, siyasi partinin hizmeti haline gelmektedir. Bunun en açık göstergesi, kamuya özel sektörden müsteşar, genel müdür ve başkan gibi üst düzey yöneticilerin transfer edilebilmesinin önünü açan maddedir. Kamu Personeli Seçme Sınavı, ülkemizde uygulanan en zor sınavlarından bir tanesidir. Bu denli zor bir sınavla kamuda görev verdiğiniz personeli, yıllar sonra üst düzey yönetici olabilecek özelliklerden uzaklaştıran bir durum varsa bu çalışanların değil, yıllardır yaratılan, hizmet içi eğitimden yoksun sistemin eksikliği olarak görülmeli ve asıl bu sorun çözülmelidir. Kamu çalışanlarının yükselmelerinin ve kamuda kariyerlerini geliştirmenin engellenmemesi esas olmalı, aksine başarılı çalışmalar ve kendini geliştirme teşvik edilmelidir. Oysa taslakla kamu çalışanlarının tahsili, kıdemi, tayin terfi gibi yükselmesiyle ilgili hususlar, ranta dönüştürülmekte, kariyer ve liyakat ilkeleri zayıflatılmaktadır. Memuriyete girişte aranan merkezi sınav kazanma; ilerlemede tahsil ve liyakat şartı zaafa uğratılmaktadır.
Bilindiği gibi 657 sayılı Kanunun, siyasal kadrolaşmaya ve siyasal baskıya karşı memurun haklarını koruyan bir mantığı vardır. Buna göre memurlar istekleri dışında başka bir kuruma nakledilemezler. Ancak özelleştirme kapsamındaki KİT’lerde görev yapan personel Devlet Personel Başkanlığı nezdinde değerlendirilerek, başka kurumlara gönderilebilir. Kamu yönetiminin yeniden yapılandırılması kapsamında yapılmak istenilen bir diğer köklü değişiklik de teftiş kurullarının kaldırılarak, denetimsiz bir kamu yapılanmasının önünün açılması idi. Ancak daha önce yargı kararları, siyasi iradenin önüne set çekmiş ve denetim mekanizmasının yok edilmesini engellemişti. Kanuna göre hükümetler, görevden aldığı üst düzey yöneticileri kurumlarına Müşavir veya Başuzman olarak atamak zorundadır. Şimdi ise yapılmak istenilen değişiklikle bazı müşavir, başuzman ve müfettişlik kadroları iptal edilmekte ve bu durumdaki personelin Devlet Personel Başkanlığı eli ile başka kurumlara sürgün edilebilmelerinin önü açılmaktadır. Sorunun çözümü yerine, var olan sorunları görmezden gelerek, kariyer ve liyakat ilkesini yok saymak, üst düzey yönetici atamalarında kadrolaşma, siyasi yandaşlık, denetimsiz bir kamu yönetimi, özel sektör-siyasi parti ilişkilerinin meşrulaşması ve hükümet memuru uygulaması esas alınmak istenmişse, taslak amaca uygun olarak düzenlenmiştir.
Kamudaki uzman ihtiyacı, yıllardır Konfederasyonumuz tarafından dile getirilen bir sorundur. Ancak, uzman ihtiyacını gidermek için kariyer uzmanlar da dahil olmak üzere tüm uzmanların sözleşmeli statüde çalıştırılmasını öngören taslak maddesi kabul edilemez. Ayrıca, sözleşme ücreti dışına çıkılamayacak, ek ödeme, döner sermaye, fazla mesai, sosyal yardım gibi ödemelerden faydalanamayacak sözleşmeli bir çalışan grubunun oluşturulması, 21. yüzyılın çağdaş çalışma ilkelerine aykırıdır. Gerek uluslar arası sözleşmeler gerekse Anayasamız, zorla çalıştırmayı yasaklamakta, fazladan çalışanlar için mutlak surette izin verilmesi ya da fazla mesai ücreti ödenmesini zorunlu kılmaktadır. İnsan onuruna yaraşır, düzgün işlerin sunulması noktasında örnek olması beklenen kamunun, evrensel normlardan uzak kalınarak özel sektör mantığıyla, sosyal yardımlardan mahrum, döner sermayeden faydalanamayan, fazla çalıştırılan ancak karşılığı ödenmeyen, bir nevi kölelik sistemini getirme amaçlı bu girişimi kabul edilemez bir durumdur. Görünen o dur ki; kamuda bundan böyle alt düzeyde esnek ve güvencesiz sözleşmeli statüde çalışanlar, üst düzeyde kamu dışından transfer edilen, özel sektör ceoları istihdam edilecektir.
Esnek çalışmanın gereği olarak kamuda çalışma saatlerinin düzenlenmesinin kurumlara bırakılacak olması, kamu hizmetlerindeki yeknesaklığın ve ahengin bozulmasına, kamuda çok başlı bir yapının doğmasına neden olacaktır.
Taslakla birlikte memurlara belli davranışlar nedeniyle verilmesi öngörülen cezaların ağırlaştırılması, memurların işten çıkarılmalarının kolaylaştırılması, dolayısı ile memurluk güvencesinin zayıflatılması gündeme getirilmiştir. Müşteri odaklı bir yaklaşım getirirken, müşteri olarak gördüğünüz vatandaşa hizmet sunan kamu görevlisini görmezden gelmek, onların da insan hakları bağlamında kendini savunma hakkının olduğunu unutmak, konuya yaklaşımın memur dostu gözüyle olmadığını göstermektedir.
Bir memurun tüm hareketlerini değerlendirmeyi amirlerin yetkisine bırakan, amirlerine saygısız davranmak, iş sahiplerine fiili tecavüzde bulunmak, kendini geliştirmemek, işleri yeterince ciddiye almamak gibi gayri ciddi ve subjektif tanımlamalarla memurun işten çıkarılmasının yolunu açan ve güvencesini zayıflatan bir uygulamayı hayata geçirmeyi amaçlayanların, görevleri nedeniyle yargılandıktan sonra suçsuz bulunan kamu görevlilerinin mağduriyetlerini gidermek için de bir çaba göstermesini beklerdik.
Yasaklanmış yayın bulundurmanın ceza gerektiren maddeler içerisinden çıkarılması, kamu kurumlarının yargıdan ve denetimden kaçırılan yasak yayınların odağı haline getirilmesini mi amaçlamaktadır? Bundan böyle bölücü içerikli veya sakıncalı yayınlar, kamu kurumlarında mı saklanacaktır?
Bir taraftan Anayasa değişikliği ile temel hak ve özgürlüklerden olan toplu sözleşme hakkını referandumda oylatmayı düşünenler, daha uygulama hayata geçmeden, iş güvencesini yok ederek memura diyet ödetmektedirler.
Yapılan düzenlemelerde devlet, vatandaş, devlet memuru ve kamu hizmeti kavramlarının içi boşaltılmaktadır. Unutulmamalıdır ki, devlet dükkan değildir; vatandaş müşteri değildir; memur da köle değildir. Bu kavramlar değiştiğinde, devlet algısı da kendiliğinden değişir ve sosyal devlet, bir anda tüccar devlet olur. Tüccar devlet ise hizmeti değil kârlılığı ve maliyeti, insanı değil işi önceler.
2002 yılından bugüne kadar yapılan toplu görüşmelerde mutabakata varılan ve uygulanması beklenen 50’den fazla konu varken yalnızca 8 tanesinin 657 sayılı Kanunun özünü ve temel mantığını değiştiren bu taslağa dahil edilmiş olması bile yapılan çalışmanın mantığını ortaya koymaya yetmektedir. Geride kalan 42 maddenin hayata geçirilmesi için acaba daha kaç yıl beklenmesi ve sistemi tahrip eden kaç reformun içine çeşni olarak serpiştirilmesi gerekmektedir, doğrusu merak etmekteyiz.
Demokrasinin katledildiği, sosyal diyoluğun tahrip edildiği, memurluk güvencesinin yok edildiği, kamu hizmetinin, iktidar hizmetine dönüştürüldüğü, devlet memurunun hükümet memuru haline getirilmek istendiği bir girişimle karşı karşıyayız. Bunun ötesinde taslağın içeriği kadar, değişiklik sürecinin iktidar tarafından nasıl yönetildiği de son derece önem taşımaktadır.
Kamuda memura bakışın nasıl değiştirildiği, toplumda memur düşmanı bir kesim yaratılmaya çalışıldığı yıllardır gözümüzden kaçmamaktadır. Bu uygulama ile malum ilan edilmiş; maskeler inmiştir. Memur düşmanları işbaşındadır. Tüm kamu görevlilerini uyanık olmaya, Truva atı gibi birkaç iyi uygulamanın içine yerleştirilen tahribat doğurucu maddeleri iyi okumaya ve oyuna gelmemeye davet ediyoruz.
657 SAYILI DEVLET MEMURLARI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI TASLAĞI NE GETİRİYOR?
MADDE 1 (Kademe ilerlemesi)
657 Sayılı Kanunun 64. maddesi başlığı ile birlikte değiştirilmektedir.
Taslakta 657 Sayılı Kanunun 64. maddesindeki “Kademelerde İlerleme Şartları” başlığı Kademe ve Kademe İlerlemesi” olarak değiştirilmektedir.
Ayrıca, kalkınmada 1. derece öncelikli illerde görev yapanlara başarılı geçen her iki yıl için 1 kademe ilerlemesi verilmesi konusundan “başarı” kriteri çıkarılmaktadır.
Taslakta son 10 yılda herhangi bir disiplin cezası almayan memurlara ilave bir kademe ilerlemesi uygulanması öngörülmektedir.
MADDE 2 (Üst derecelere yükseltilme ve dışarıdan yönetici atanması)
657 Sayılı Kanunun 68. maddesinin A bendinde bulunan yukarı derecelerdeki kadrolara yükseltilme şartları arasından “sicil bakımından üst derecelere yükselebilecek nitelikte olmak” şartı çıkarılmakta, B bendinin ikinci paragrafı değiştirilmektedir.
Buna göre üst düzey yöneticilerin dışarıdan atanmalarının önü açılmaktadır.
Bu maddede 527 sayılı KHK ile 1995’ten beri daha yukarı derecelere atanma yapılabilmesi için gerekli olan süre sınırı açısından önem arz eden ek gösterge rakamı, kanunda 650 olmasına rağmen, 5300 olarak uygulanmakta idi. Taslakla birlikte kanunda, 527 sayılı KHK’ye uygun bir düzenleme yapılmakta ayrıca, 10 yıl hizmet şartı aranan ek gösterge rakamı 650’den 5300’e çıkarılmaktadır.
Bu görevlere dışarıdan atanan üst düzey personelin dışarıda geçen sürelerinin tamamı, kurumlarda fiilen çalışılan sürelere dahil edilmektedir.
MADDE 3 (Yabancı memleketlerde çalışma)
657 Sayılı Kanunun 77. maddesi değiştirilmektedir.
Buna göre yabancı memleketlerde çalışmak için gerekli olan Başbakan onayı yerine ilgili Bakanın onayı getirilmektedir.
Yabancı ülkede çalışmak için izin alan memurun eşine de aynı sürede aylıksız izin hakkı getirilmektedir.
MADDE 4 (Kadrosu kaldırılan memurların durumu)
657 Sayılı Kanunun 91. maddesi değiştirilmektedir.
Maddede kadrosu kaldırılan memurların durumları yeniden belirlenmekte ve bunların en geç altı ay içinde kendi kurumlarında niteliklerine uygun bir kadroya atanmalarına hükmedilmektedir. Ayrıca mevcut düzenlemede kadrosu kaldırılan memurların kanunda yazılı aylık ve aile ödeneği hakları ile yükümlülükleri devam etmektedir. Taslakta ise fazla çalışma, ek ders, nöbet ücreti ve döner sermaye ödemelerinin bu tutara ilave edilmeyeceği belirtilmektedir.
Bilindiği gibi 657 sayılı Kanunun memuru, siyasal kadrolaşmaya ve siyasal baskıya karşı haklarını koruyan bir mantığı vardır. Buna göre memurlar istekleri dışında başka bir kuruma nakledilemezler. Ancak özelleştirme kapsamındaki KİT’lerde görev yapan personel Devlet Personel Başkanlığı nezdinde değerlendirilerek, başka kurumlara gönderilebilir. Kamu yönetiminin yeniden yapılandırılması kapsamında yapılmak istenilen bir diğer köklü değişiklik de teftiş kurullarının kaldırılarak, denetimsiz bir kamu yapılanmasının önünün açılması idi. Ancak daha önce yargı kararları, siyasi iradenin önüne set çekmiş ve denetim mekanizmasının yok edilmesini engellemişti. Hükümetler, görevden aldığı üst düzey yöneticileri kurumlarına Müşavir veya Başuzman olarak atamak zorundadır. Şimdi ise yapılmak istenilen değişiklikle bazı müşavir, başuzman ve müfettişlik kadroları iptal edilmekte ve bu durumdaki personelin Devlet Personel Başkanlığı eli ile başka kurumlara tayin edilebilmelerinin önü açılmaktadır.
MADDE 5 (Özürlülerin günlük çalışma süreleri)
657 Sayılı Kanunun Günlük Çalışma Saatlerinin Tespiti başlıklı 100. maddesine iki yeni fıkra eklenmektedir.
Buna göre günlük çalışma saatlerinin tespitinde özürlüler için ayrı bir düzenleme getirilmekte ve özürlülerin özür durumu, hizmet gerekleri, iklim ve ulaşım şartları göz önünde bulundurularak günlük çalışmanın başlama ve bitiş saatleri ile öğle dinlenme süreleri merkezde üst yöneticiler, taşrada mülki amirler tarafından farklı olarak belirlenmesi sağlanacaktır.
Ayrıca memurların verdiği hizmetin özelliklerine göre, çalışma süreleri ile işyerlerine bağlı olmadan çalışabilmelerine imkan sağlanmaktadır.
MADDE 6 (Esnek çalışma süreleri, hamile kadınlara ve özürlülere gece nöbeti ve gece vardiyası)
657 Sayılı Kanunun 101. maddesi değiştirilmektedir.
Mevcut uygulamada, günün 24 saati devamlılık gösteren hizmetlerde çalışan memurların çalışma saat ve şekillerinin belirlenmesi için Devlet Personel Başkanlığı’nın muvafakat vermesi gerekmektedir. Taslakta bu zorunluluk kaldırılıyor ve yetki yalnızca kuruma bırakılıyor.
Hamile kadınlara, hamileliklerinin yirmi dördüncü haftası ile doğumdan sonraki bir yıl arasında gece nöbeti ve gece vardiyası verilemeyeceği hükme bağlanıyor. Ayrıca özürlülerin de isteği halinde gece nöbeti ve gece vardiyasından muaf tutulacağı hükme bağlanıyor.
MADDE 7 (Analık, doğum, ölüm ve mazeret izinleri)
657 Sayılı Kanunun mazeret izinlerini düzenleyen 104. maddesi değiştirilmektedir.
Buna göre eşi doğum yapan memurun 3 gün olan doğum izni süresi 10 gün;
Kendisinin veya çocuğunun evlenmesi, eşi veya çocuğu ile kendisinin veya eşinin ana, baba ve kardeşinin ölümü halinde 5 gün olan izin süresi 7 gün;
Diğer hallerde ise 10 gün olan mazeret izni süresi 7 gün;
Zaruret halinde alınan 10 gün ilave mazeret izni süresi 5 gün olarak belirleniyor.
Günlük 1,5 saat olan süt izni ise günlük 3 saate çıkarılıyor.
MADDE 8 (Hastalık ve refakat izni)
657 Sayılı Kanunun 105. maddesindeki Hastalık İzni başlığı Hastalık ve Refakat İzni olarak değiştirilmektedir.
Mevcut durumda hizmet süresine bağlı olarak belirlenen hastalık ve refakat izni süresi için hizmet sınırı kaldırılıyor.
Kanser, verem ve akıl hastalığı gibi durumlarda izin süresi 18 ay, diğer hallerde ise 12 aya kadar izin verilmesi öngörülüyor.
Ayrıca memurun bakmakla yükümlü olduğu veya memur refakat etmediği taktirde hayatı tehlikeye girecek ana, baba, eş ve çocukları ile kardeşleri için 3 aya kadar refakat izni getiriliyor. Gerektiğinde bu sürenin bir katına kadar artırılması mümkün kılınıyor.
MADDE 13 (Aylıksız izin)
657 Sayılı Kanunun Aylıksız İzin başlıklı 108. maddesi değiştirilmektedir.
Buna göre, refakat izni alan memurun yakının hastalığı devam etmesi halinde hastalık süresince aylıksız refakat izni getiriliyor.
Doğumdan ve evlat edinmeden sonra 12 ay olan izin süresi 24 ay;
Yurt dışında eğitim görme hakkı kazananlar için 4 yıl olan aylıksız izin süresi öğrenim süresi boyunca olarak belirleniyor.
Mevcut durumda 10 hizmet yılını tamamlayan memura bir defaya mahsus olarak 6 aya kadar verilen aylıksız izin; 2 defaya mahsus olmak üzere 1 yıla uzatılıyor.
Mazeretin sona ermesiyle derhal göreve dönme zorunluluğu, 10 gün içinde başlamak olarak değiştiriliyor.
MADDE 10 (Memur kütüğü)
657 Sayılı Kanunun Memur Kütüğü, Numarası, Cüzdanı, Özlük Dosyası başlıklı 109. maddesi, Memur Bilgi Sistemi, Özlük Dosyası olarak değiştirilmektedir.
MADDE 11 (Başarı değerlendirmesi ve ödül)
657 Sayılı Kanunun Takdirname başlıklı 122. maddesi Başarı, Üstün Başarı Değerlendirmesi ve Ödül olarak değiştirilmektedir.
Taslakla birlikte memura takdirname verme yetkisi merkez kuruluşlarda amirlerden alınarak, Bakan onayına bırakılıyor.
Daha önce memurun bir aylık, Emniyet Hizmetleri sınıfına dahil memurlarla, Maliye Bakanlığı ve Gümrük Müsteşarlığında Gümrük işlerinde çalışanlar için iki aylık olarak belirlenen tutar, en yüksek devlet memuru aylığının ek gösterge dahil %200’ü olarak değiştiriliyor.
MADDE 12 (Disiplin amirleri ve cezaları)
657 Sayılı Kanunun Disiplin Amirleri ve Disiplin Cezaları başlıklı 124. maddesi değiştirilmektedir.
Buna göre disiplin amirlerinin tayin ve tespitinin Devlet Personel Başkanlığı’nın görüşüne dayandırılması zorunluluğu kaldırılarak, kurumun kendi içinde tayin edebilmesine imkan tanınıyor.
Tüm personel için üst disiplin amiri, illerde vali, ilçelerde kaymakam olarak belirleniyor.
MADDE 13 (Disiplin cezaları)
657 Sayılı Kanunun Disiplin Cezalarının Çeşitleri ile Ceza Uygulanacak Fiil ve Haller başlıklı 125. maddesi değiştirilmektedir.
Buna göre aylıktan kesme cezasını gerektiren hallere;
Hizmette gösterdiği yetersizlik sebebiyle kurumların stratejik plan ve performans hedeflerinin gerçekleşmemesine yol açmak,
Usulsüz şikayette bulunmak,
Görevine veya iş sahiplerine karşı kayıtsızlık göstermek veya ilgisiz kalmak,
Görevin işbirliği içerisinde yapılması ilkesine aykırı davranışta bulunmak.
Kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren hallere;
Kendini geliştirme, sorun çözme, planlama konularında yeterli gayret ve çaba göstermemek,
Verilen emirlere itiraz etmek, görevleri tam ve zamanında yapmamak, hizmetin yürütülmesinde ve görevin yerine getirilmesinde kurumlarca belirlenen usul ve esaslara uymamak,
Görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçlerin korunması, kullanılması ve bakımında kusurlu davranmak,
Görev sırasında amirlerine hal ve hareketleri ile saygısız davranmak,
Devlete ait resmi araç, gereç ve benzeri eşyayı özel işlerinde kullanmak,
Kurumların çalışma ortamını ve düzenini bozmak,
Yetkili olmadığı halde basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına bilgi veya demeç vermek maddeleri ekleniyor.
Memurluktan çıkarma cezasını gerektiren hal ve hareketlerle ilgili olarak, “f” bendinde belirtilen amirlerine ve maiyetindekilere fiili tecavüzde bulunmak hükmüne ayrıca iş sahiplerine tecavüzde bulunmak fiili de ekleniyor.
Ayrıca bir yıl içinde toplam iki defa kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile tecziye edilenlerin de devlet memurluğundan çıkarılması öngörülüyor.
İl dışına çıkış yasağı, toplu müracaat ve şikayet yasağı ile işyerinde yasaklanmış yayın bulundurma yasağı ise kaldırılıyor.
MADDE 14 (Disiplin uygulaması)
657 Sayılı Kanunun disiplin cezalarının uygulanmasını düzenleyen 132. maddesinde değişikliğe gidilmektedir.
Buna göre aylıktan kesme ve kademe ilerlemesi durdurma cezası alanlar yeniden tanımlanıyor.
Bu cezaları alanların Bakanlar Kurulu Kararı ile atamaları yapılan unvanlara getirilemeyecekleri hükmü kanun maddesinden çıkarılıyor.
MADDE 15 (Disiplin cezalarına itiraz)
657 Sayılı Kanunun disiplin cezalarına itirazı düzenleyen 135. maddesi değiştirilmektedir.
Buna göre uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarına karşı disiplin kuruluna, kademe ilerlemesi durdurulması cezası için yüksek disiplin kuruluna, kaymakamlar tarafından verilen cezalar için valiye itiraz hakkı getiriliyor.
İtirazda süre, cezanın ilgiliye tebliğinden itibaren 7 gün olarak belirlenirken, itiraz mercilerinin 30 gün içinde kararlarını vermesi öngörülüyor.
Ayrıca, uyarma ve kınama cezaları hariç, itiraz edilmeyen kararlar ile itiraz üzerine verilen kararlar aleyhine idari yargı yoluna başvurulabilmesinin önü açılıyor.
MADDE 16 (Hizmet içi eğitim)
657 Sayılı Kanunun Kurumların Memurlarını Hizmet İçinde Yetiştirme Esasları başlıklı 214. maddesi Memurların Yetiştirilmesi olarak değiştirilmektedir.
Buna göre memurların hizmet içinde her türlü eğitim araç, gereçlerinin kullanılması, eğitim merkezlerinin kurulması, eğitim programlarının uygulanması hükmü getiriliyor.
MADDE 17 (Kamu personeli bilgi sistemi)
657 Sayılı Kanunun Danışma Kurulları İle İlgili Yönetmelik başlıklı 231. maddesi Kamu Personeli Bilgi Sistemi olarak değiştirilmektedir.
Buna göre Danışma Kurulları kaldırılıyor ve Devlet Personel Başkanlığına tüm kamu kurum ve kuruluşlarla ilgili bilgi ve belgeleri toplama yetkisi, kurumlara da Devlet Personel Başkanlığı’nın bilgi talebine cevap verme zorunluluğu getiriliyor.
Bildirim şartına uyulmaksızın gerçekleştirilecek işlemlerden doğan mali hak kaybı, mali sorumluluk veya idari zararların ilgili kurumun en üst amirine rücû edilmesi öngörülüyor.
MADDE 18 (Geçici görevlendirme)
657 Sayılı Kanunun Geçici Süreli Görevlendirme başlıklı ek 8. maddesi değiştirilmektedir.
Taslakta geçici süreli görevlendirmeler yeniden düzenlenmektedir.
Buna göre;
Memurun geçici görevlendirme ile gideceği kurumda 4 ve daha yukarı dereceden göreve ilişkin boş bir kadronun bulunması,
Geçici görevlendirmenin bir yılda 6 ayı geçemeyeceği,
Geçici görevlenmenin memurun mesleği ile ilgili olmak zorunda olduğu ve
Görevlendirme için memurun muvafakatinin alınması gerektiği hükme bağlanmaktadır.
MADDE 19 (Yeni uzman istihdamı)
657 Sayılı Kanuna bazı bakanlıklarda uzman istihdamını düzenleyen ek 40. madde eklenmektedir.
Adalet, Milli Savunma, İçişleri, Dışişleri, Milli Eğitim, Bayındırlık ve İskan, Sağlık, Tarım ve Köyişleri ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlıkları merkez teşkilatında ana hizmet birimlerinde başuzman, uzman ve uzman yardımcısı istihdam edilmesi düzenleniyor.
Buna göre; İçişleri, Milli Eğitim, Bayındırlık ve İskan, Sağlık ve Tarım ve Köyişleri Bakanlıklarının taşra teşkilatlarında da başuzman, uzman ve uzman yardımcısı çalıştırılabilecek.
MADDE 20 (Mevcut uzmanlar)
Taslağın bu maddesi, sayılan görevlere atanabilmek için gerekli şartları ve uzman ve uzman yardımcılarının özlük haklarını açıklıyor.
Hali hazırda uzman ve uzman yardımcısı olarak görev yapan personel için geçiş hükümleri içeren bu madde üzerinde daha içerikli bir çalışma yapılacaktır.
MADDE 21 (Değiştirilen ve kaldırılan hükümler)
Bu taslak metinle değiştirilen ve yürürlükten kaldırılan hükümleri içermektedir.
Buna göre tespit edilen değişikliklerden bazıları şu şekildedir:
a) 4688 sayılı Kanuna eklenen bir madde ile sendika üyesi kamu görevlilerine Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarında 540 gösterge rakamının maaş katsayısı ile çarpımı tutarında (540 x 0,057383 = 30,99 TL) toplu görüşme ödeneği verilmesi,
b) Çocuk yardımındaki sayı sınırının kaldırılması,
c) 190 sayılı KHK’ye ekli cetvellerde yer alan itfaiyeci kadrolarının tamamının “genel idare hizmetleri” sınıfına dahil edilmesi,
d) 500 TL olan emekli yolluğunun 750 TL’ye çıkarılması,
e) Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Devlet Bütçe Uzmanı, Mali Suçları Araştırma Uzmanı, Devlet Muhasebe Uzmanı ve Devlet Malları Uzmanı olarak görev yapanların Maliye Uzmanı; bunların yardımcılarının da Maliye Uzman Yardımcısı kadrolarına tüm haklarıyla birlikte atanmış sayılması,
f) Muhasebe Uzmanı ve Milli Emlak Uzmanı kadrolarında görev yapanların, Defterdarlık Uzmanı kadrolarına tüm haklarıyla birlikte atanması.
TASARI İLE GETİRİLEN BAŞLICA DEĞİŞİKLİKLER
1- Kamuya özel sektörden müsteşar, başkan, genel müdür gibi üst düzey yönetici atanmasının sağlanması,
2- Uzman ve Uzman yardımcılığı kadrolarının ve özlük haklarının yeniden belirlenerek, kariyer uzmanlığının getirilmesi ve uzmanların sözleşmeli statüde istihdam edilmeleri,
3- Tüm disiplin cezalarının ağırlaştırılarak, memurluktan çıkarılabilmenin kolaylaştırılması,
4- İl dışına çıkış yasağının ve yasaklanmış yayın bulundurulması yasağının kaldırılması,
5- Disiplin cezalarına itirazın düzenlenmesi,
6- Hamile memurların ve özürlülerin çalışma şartlarının düzenlenmesi,
7- Babalık izni, özür izni, refakat izni, evlilik ve ölüm izninin yeniden düzenlenmesi,
8- Sendika üyesi memura 3 ayda bir 30,9 TL Toplu görüşme ödeneği verilmesi,
9- Emekli yolluğunun 500 TL’den 750 TL’ye çıkarılması,
10- KİT personelinin sendika hakkını kısıtlayan ancak uygulanmayan 399 sayılı KHK’daki maddenin iptali,
11- İtfaiye personelinin genel idare hizmetleri sınıfına geçirilmesi,
12- Kamu personeli bilgi sisteminin oluşturulması,
13- Hizmet içi eğitimin yeniden düzenlenmesi,
14- Sicil sisteminin kaldırılması.
TÜRKİYE KAMU-SEN’İN TASARI TASLAĞINA EKLENMESİNİ İSTEDİĞİ BAŞLICA KONULAR
Görev mahalli dışında bir ortaöğretim kurumunu merkezi sınavla kazanan çocuğu bulunan memurun, söz konusu yerde çocuğunun yatılı öğrenim görme imkanı yoksa bu yerde memurun çalıştığı kuruma ait boş bulunan kadroya öncelikle atanmasının sağlanması,
Eşit işe eşit ücret ilkesini hayata geçirecek mali düzenleme içeren hükümlerin eklenmesi,
Memurun bir yüksek öğretim kurumunda örgün lisans eğitimi yapmak üzere merkezi sınavı kazanması halinde, çalıştığı kuruma ait boş bulunan kadroya öncelikle atanmasının sağlanması,
Aynı kurum içinde aynı koşulları ve hizmet niteliklerini taşıyan aynı unvandaki kamu görevlilerinin karşılıklı olarak yer değiştirme taleplerinin yerine getirilmesi konusunda kurumlara tanınan takdir yetkisinin kaldırılması,
Üst düzey yöneticilerin üzerinde birden fazla yönetim kurulu üyeliği görevi bulunmaması,
Bir görevin vekaleten yürütülmesi ihtiyacını doğuran sorunun, atama ve görevde yükselme yönetmeliği çerçevesinde çözülmesi,
Disiplin cezalarının sicilden silinmesi için öngörülen 5 ve 10 yıllık sürelerin, 3 ve 6 yıla indirilmesi,
Kamu görevlilerinin grev, siyaset ve toplu eylem ve hareketlerde bulunma yasaklarının kaldırılması,
Göreve başlayış derece ve kademesindeki farklılıkların giderilmesi konusunda yasal düzenleme yapılması,
Yıllık izin sürelerinde “işgünü” ve “kademe” esasına göre düzenleme yapılması, en az bir yıl açıktan vekil olarak görev yapanlara izin verilmesi,
Mazeret izni süresinin işgününe dönüştürülmesi,
Radyoaktif ışınlara maruz kalan personele verilen izin süresinin 45 güne çıkarılması,
Din görevlilerinin, ebelerin, posta dağıtıcılarının vb. hafta sonu ve bayram tatillerine ilişkin izin sıkıntılarının giderilmesi,
Hafta içi ve resmi tatillerde personele yaptırılacak fazla mesai sürelerine bir üst sınır getirilmesi konusunda yasal düzenleme yapılması,
Kamu görevlilerinin görevleri sırasında ve görevlerinden dolayı yargılanmaları halinde kendilerine hukuki yardım yapılması konusunda ortaya çıkan ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda öngörülen düzenleme ile karşılanamayan aksaklıkların giderilmesi,
Belirli süreli istihdam edilen sözleşmeli personel uygulamasının kaldırılarak anılan personelin kadroya geçirilmesi,
Her bir kadronun görev tanımlarının yapılarak personelin yetki ve sorumluluklarının belirlenmesi,
Teknisyen yardımcılarından gerekli öğrenim niteliklerini taşıyanların Teknisyen kadrolarına atanması,
Hangi statüde olursa olsun kamuda geçen sigortalı hizmet sürelerinin kazanılmış hak aylıklarında değerlendirilmesi,
399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 657 sayılı Kanunun 4/B ve 4/C maddeleri kapsamında çalışan personele aile yardımı ödenmesi,
“Memur” kadrolarının 1-4 derecelerde de ihdas edilmesi
Yardımcı Hizmetleri Sınıfının kaldırılması ya da bu hizmet sınıfında görev yapmakta olan personele de ek gösterge verilmesi, Sosyal yardımların ve miktarlarının günün koşullarına göre yeniden düzenlenmesi.
KESK
657 SAYILI YASADA YAPILMASI PLANLANAN DEĞİŞİKLİK KABUL EDİLEMEZ!
Devlet Bakanı Hayati Yazıcı tarafından kamuoyuna açıklanan 657 sayılı Kanunda yapılması düşünülen değişiklikler çalışma barışını kökten dinamitleyecek bir girişimdir. Tasarının getirdiği Avrupa Konseyi ve uluslar arası sözleşmelerin gereği olarak getirilmesi zorunlu kimi haklar ve iyileştirmeler ise yasa değişikliğinin gerçek niyetini gizlemeye yöneliktir. Bu tasarıyla mevcut kamu yönetimi kökten değişecek, kamu hizmetinin niteliği düşecek ve kamu emekçilerinin iş güvencesini ortadan kaldıran esnek çalışma düzeni getirilecektir.
Tasarının ayrıntılarına baktığımızda siyasi iktidarın zaman zaman kamu personel reformu adı altında, performans uygulaması adı altında gündeme getirdiği, kamuda esnek ve güvencesiz çalışmayı, performansı ve siyasi kadrolaşmanın önünü açmayı hedefleyen yaklaşımını görüyoruz.
Bu tasarı kapalı kapılar ardında hazırlanmış, son ana kadar Konfederasyonlardan kaçırılmıştır, “ben yaptım oldu” anlayışının bir ürünüdür. Tasarı yazılı taleplerimize rağmen bizlere ulaştırılmamış, bizden gizlenmiştir. Tasarının kamuoyuna açıklamasıyla birlikte bu gizliliğin nedeni de ortaya çıkmıştır. Çünkü bu tasarıyla yapılmak istenen değişiklikleri kamu emekçilerinin kabul etmesi, sineye çekmesi mümkün değildir. İşte tam da bu nedenle tasarı emekçilerden kaçırılmıştır.
TASARIDA KAMU ÜST DÜZEY YÖNETİCİLERİNİN ÖZEL SEKTÖRDEN ATANMALARININ YOLU AÇILARAK KAMU YÖNETİMİ YANDAŞ VE KAMU HİZMETİNE YABANCI KİŞİLERİN EMRİNE SOKULMAKTADIR.
Değişiklikte yer alan kamuoyunda özel sektörden CEO transferi yapılabilmesi olarak bilinen özel sektör yöneticilerinin kamu kurumlarına idareci olarak atanması konusu çok önemli sakıncalar içermektedir. Örneğin büyük bir dersane yöneticisinin il milli eğitim müdürlüğüne atandığını düşünelim, bu yöneticinin eğitimin kamusal niteliğine uygun bir yöneticilik yapması nasıl mümkün olacaktır? Ya da aynı yöneticinin dersaneleri denetlemesi kamu vicdanına uygun olacak mıdır?
Özel bir sağlık kuruluşunun CEO’su bir kamu sağlık kurumunun yöneticisi olduğunda temel sağlık hizmeti almak için hastanelere gelen yurttaşlara müşteri gözüyle bakacaktır. Çalışanlara verimlilik, kârlılık ilkeleri üzerinden bakacaktır.
Özel sektörde başarılı olmak için yöneticilerin işletmeleri kâra geçirmeleri gereklidir. Başarı vasıfları Kârlılık olan yöneticilerin bu vasıfları kamu hizmetlerinin sosyal, objektif nitelikleri göz önüne alındığında nasıl bir işlev görecektir.
Bu adım aynı zamanda kamuda emeğiyle yıllarca katkı sağlamış, önemli işlevler görmüş, başarılar elde etmiş kamu görevlilerinin motivasyonu açısından da son derece sakıncalı bir adımdır.
Kamu kurumları şirket, kamu hizmeti alan yurttaşlar müşteri değildir.
TASARI ESNEK İSTİHDAMIN KAPISINI ARALAMAKTADIR
Tasarının 5. Maddesi ile 657 sayılı Kanunun 100 üncü maddesi değiştirilerek “Memurların yürüttükleri hizmetin özelliklerine göre, bu madde uyarınca tespit edilen çalışma saat ve süreleri ile görev yerlerine bağlı olmaksızın çalışabilmeleri mümkündür.” denilerek esnek çalışmanın yolu açılmaktadır.
TASARIDA SİCİL SİSTEMİ TAMAMEN YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILARAK PERFORMANS SİSTEMİNE GEÇİLMEKTEDİR
Mevcut sicil sisteminin bazı olumsuzlukları olmakla birlikte, buradaki eksikliklerin düzeltilmesi yerine görevleri kanunla belirlenmiş olan kamu hizmeti olan kamu görevlileri arasında çalışma barışını bozacak ve tamamen idarecinin insiyatifi ile yandaş memur yaratmayı hedefleyen başarı ve ödül sistemi getirilmektedir.
Tasarının 11. Maddesi ile 657 sayılı yasanın 122. Maddesi değiştirilerek ödül sisteminde başarının nasıl ödüllendirileceği belirsiz bırakılıyor.Tasarıda başarı ölçütleri için yönetmelik hazırlanması öngörülmüyor, Devlet Personel Başkanlığının uygun görüşü alınmak kaydıyla kurumlarca düzenleneceği söyleniyor. Böylece idareciler çalışanlar arasına husumet sokarak, rekabet ve huzursuzluk yaratacak böylelikle kendini destekleyen ya da siyaseten kayırmak istediği kişilere ödül verebileceklerdir. Kayırmacılığı esas alan bu başarı ve ödül sistemi kabul edilemez.
TASARIDA KAMU GÖREVLİLERİNİN GÖREVİNE SON VERME KOLAYLAŞTIRILARAK GÜVENCESİZ ÇALIŞTIRMA SİSTEMİNE GEÇİLMİŞTİR
Tasarının 13. Maddesi ile mevcut 657 Sayılı Yasanın 125. Maddesinde uyarı veya kınama cezası öngörülen fiillerin çoğu, maaştan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması gibi daha ağır cezalara tabi kılınmış, yeni pek çok disiplin suçu yaratılarak özellikle kademe ilerlemesinin durdurulması cezasına ilişkin eylemlerin sayısı arttırılmış ve iki kez kademe ilerlemesinin durdurulması cezası alan memurun görevine son verilmesi düzenlemesi getirilerek son derece basit eylemler memurun görevden çıkarılmasının nedeni sayılacaktır. Gerekçe olarak vatandaşa daha iyi muamele gösterilse de yapılan değişikliklere bakıldığında, bu konuda sadece bir düzenleme yapıldığı, çoğunlukla idarecinin isteklerinin itirazsız yerine getirilmesinin amaçlandığı görülür. Sadece kademe ilerlemesinin durdurulmasına ilişkin bölüme aşağıda belirtilen ve çoğu daha önce uyarı veya kınama gerektiren veya hiç suç olmayan fiiller eklenmiştir.
Tasarı kamuda çalışma düzenini mevcut halinden daha fazla hiyerarşik hale getirmeyi; kamu emekçilerini amirler karşısında el pençe divan durdurmayı hedeflemektedir. Üstelik disiplin düzenlemeleri adı altında getirilen bazı fiiller tamamen subjektif kriterlere dayandırılmıştır.
Örneğin “görev sırasında amirlerine söz ile saygısızlık etmek” fiili ne gibi bir objektif ölçüye dayandırılacaktır. Örneğin “Verilen emirlere itiraz etmek, görevleri tam ve zamanında yapmamak, hizmetin yürütülmesinde ve görevin yerine getirilmesinde kurumlarınca belirlenen usûl ve esaslara uymamak diye ifade edilen fiil sendika işyeri temsilcilerinin sendikal faaliyet gereği dile getirmek durumunda oldukları itirazları disiplin konusu edebilecektir.
Ayrıca bu düzenleme kamu emekçilerinin amirlerin hukuka aykırı olan emirlerine uymama yönündeki Anayasal haklarına da aykırıdır. Yine mesleki bir konuda basına açıklama yapması gereken bir kamu emekçisi örneğin ameliyat sonrası açıklama yapan bir cerrah bu eylemi nedeniyle kademe ilerleme cezasına tabi kalacak, tekrarı durumunda işten çıkarılabilecektir.
TASARI 4B ve 4C STATÜSÜNDE ÇALIŞTIRILAN KAMU EMEKÇİLERİNİ AYRIMCILIĞA TABİ TUTUYOR
Tasarı Avrupa Konseyi ve uluslar arası sözleşmelerin gereği olarak getirilmesi zorunlu kimi haklar ve iyileştirmeler konusunda 4B ve 4C statüsünde çalıştırılan kamu emekçilerini kapsam dışında tutuyor. Doğum izni, süt izni ve mazerete ilişkin izinlerden bu durumdaki emekçiler yararlandırılmayarak ayrımcılığa tabi tutuluyorlar.
TASARI TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİNİ GİDERMEKTEN UZAKTIR
Tasarı ebeveynlik haklarıyla ilgili olumlu değişiklikler içermekle birlikte kamu emekçilerinin en temel talebi olan doğum sonrası ücretli izinin süresini arttırmamıştır. 8 Hafta olan bu iznin en az 16 hafta olması gerekmektedir. Ayrıca ücretsiz izinle ilgili maddeye ücretsiz izinde geçen sürelerde her türlü özlük ve emeklilik haklarının korunacağı hükmü getirilmelidir. Çocuk bakımının devletçe üstlenilmesi yasal güvenceye kavuşturulmalıdır.
Aksi halde kadınların çalışma yaşamında yükselme ve terfi konusundaki dezavantajlı konumları derinleşecektir.
TASARININ GETİRDİĞİ UZMANLIK SİSTEMİ OBJEKTİF ÖLÇÜLERDEN UZAKTIR
Tasarıda uzmanlık sistemi ile ilgili getirilen sözlü sınava (mülâkat) ilişkin koşullar objektif ölçülerden uzaktır.Ayrıca kayıt altına alınmaması söz konusudur. Danıştay’ın kayıt altına alma yönündeki hükmünü ortadan kaldıracak şekilde, kayıt tutulmayacağının özellikle belirtilmesi, sözlü sınav adı altında kayırmacılığın yolunun açılması demektir. Ayrıca sözleşmeli uzmanlık anlayışı hakim kılınarak kamu emekçileri arasındaki ücret makasının derinleştirilmesi hedefleniyor.
TASARI SENDİKAL HAKLAR KONUSUNDA MEVCUT KAZANIMLARI YOK ETMEYİ HEDEFLEMEKTEDİR
KİT personel rejimini düzenleyen 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede sözleşmeli personelin sendikaya üye olamayacakları hükmü, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu Hükmüne paralel olarak yürürlükten kaldırılmaktadır. Yani 4688 sayılı yasaya aykırı olan düzenleme çıkarılmış olmaktadır. Ancak maddenin devamında, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 14. Maddesine daha önce yer almayan “Grev Yasağı” getirilmiştir.
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesinin ve ILO komitelerinin açık kararlarına karşın bu biçimde getirilen grev yasağı Anayasanın 90. Maddesini ve uluslar arası hukuku hiçe saymaktır. Anayasa değişiklik paketine eklenen toplu sözleşme hakkı grev hakkıyla bir bütündür; bunların bölünmesi Anayasanın 13. Maddesindeki hakkın özünü ortadan kaldırma yasağını da ihlal eder
TASARI SENDİKAL ÖRGÜTLENMENİN ÖZÜNE AYKIRI OLARAK TOPLU GÖRÜŞME ÖDENEĞİ UYGULAMASINI GERİ GETİRMEKTEDİR
Tasarı sendikalı kamu emekçilerine Geçici 58. Madde ile 4688 Sayılı yasaya eklenen TOPLU GÖRÜŞME ÖDENEĞİ verilmesi ön görmektedir.Hükümet bu yolla daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen uygulamayı Anayasa Mahkemesi kararını hiçe sayarak yandaş sendika yaratma ve bunu nemalandırma amacıyla sendika hukukuyla bağdaşmayacak bu düzenlemeyi bir kez daha gündeme getirmiştir.
Buna göre sendika üyesi olan kamu görevlilerine Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarında olmak üzere yılda 4 defa toplu görüşme ödeneği (ikramiyesi) verilecektir. Bu şekilde, sendika üyesi memurlara ödenecek sendika üyeliği ikramiyesinin yıllık tutarı yaklaşık 122 TL’dir.
Sendikalar emekçilerin öz örgütleridir ve bu nedenle işverenden bağımsız olmaları esastır. Bu nedenle sendikalar sadece üyelerinin kendi gelirlerinden ödeyecekleri aidatlar sayesinde ayakta kalmalıdır. Ayrıca bilindiği gibi toplu görüşme ödeneği uzun zamandır yandaş bir konfederasyon tarafından her fırsatta talep edilmektedir. AKP iktidarı döneminde % 900’lere varan üye artışlarıyla yetkili konfederasyon haline gelen bir konfederasyonun bu talebinin tasarıda yer alması diğer konfederasyonlardan gizlenen tasarının bu konfederasyonla paylaşılmış olduğu kuşkusunu doğurmaktadır.
Emekçilerin siyasi iktidarın bu tasarısını kabul etmeleri mümkün değildir. Kuşkusuz 657 sayılı yasada değiştirilmesi gereken pek çok hüküm vardır; ancak bunlar emekçilerin temsilcilerinin de görüşü alınarak geniş bir mutabakat ekseninde yapılmalıdır. Çünkü 657 sayılı yasa kamu emekçileri açısından bir üst sözleşme niteliğindedir. Bu nitelikte bir yasa tek yanlı dayatmayla değiştirilemez. Tasarı kamu emekçilerinin grev ve toplu sözleşme hakkını tamamen ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. Sendikalarımızı bir dernek haline getirmeyi, emekçileri eylemden, hak aramak ve taleplerini dile getirmekten yıldırmayı hedeflemektedir. Buradan kamu emekçilerine sesleniyoruz:
KESK olarak 2 milyon kamu emekçisinin sesi olmak için mücadele ediyoruz. Kamu emekçileri mücadelesi KESK’in açtığı bir yoldur. Mevcut diğer konfederasyonlar KESK’in kazanımı sayesinde varolabilmişlerdir. KESK kapıkulluğu anlayışına karşı kamu emekçisi anlayışını inşa etmiştir. KESK sendikadır.
İş güvencesine sahip çıkmak için, insanca yaşamak için, mevcut kazanımlarımızı kaybetmemek için gücümüzü KESK’te birleştirelim. Siyasi iktidar bilmelidir ki,
Kamu emekçileri olarak siyasi iktidarın bu girişimine karşı çıkıyoruz. Bu tasarının yasalaşmaması için mücadele edeceğimizi buradan ilan ediyoruz. Bunun için fiili ve meşru mücadele zeminlerinde sesimizi yükselteceğiz.
KÖLELİK DÜZENİ DEĞİL, TOPLU SÖZLEŞME; 657’DEKİ DEĞİŞİKLİĞE HAYIR!
Yaşasın emek, barış ve demokrasi mücadelemiz!
Diğer sendikaların internet sitelerinde konuyla ilgili bir yazı bulunamadığı için yayımlanamamıştır.
0 yorum:
Yorum Gönder
Değerli ziyaretçilerimiz sitemizde yorumlarınızın yayınlanabilmesi için yapılan yorumların konu ne olursa olsun hakaret veya beddua içermemesi gerekmektedir. Bu tarz söylemler cevap hakkı doğurmakta sitemizi zan altında bırakmaktadır. Kesinlikle hakaret veya beddua içeren yorumlar yayınlanmıyacaktır. Yorum yayınlanma süresi 1 saat ile 1 gün arasında değişmektedir.